Sabahtan akşama kadar o kadar çok vaktim var ki neye saracağımı şaşırdım, sonunda bir de dikiş makinesi aldım...
Şaka tabi ki.. Gün 24 değil 48 saat olmalıydı bence.. Ya da daha az uykuyla idare edebilmeliydim.. Bebeğim olmasaydı çok daha kolay olurdu belki ama halimden memnunum. Yalnızca yapmak istediklerim yavaş yavaş oluyor o kadar..
30 Aralık günü annemlerden hemen önce gelen sevgili dikiş makinemi kutusundan bile çıkarmadan bir süre bekletmiştim. Normal zamanlarda başkasına verilen hediyenin paketini bile ben açmak isteyecek kadar aceleci ve heyecanlıyımdır ama o gün annemlerin geliyor oluşu sanırım dikkatimi dağıttı.. Sonra da zaten yılbaşı, anne-baba ile hasret giderme, bebeğin cicilerini didikleme gibi daha önemli şeyler vardı..
Geçen salı günü sabah kahveye Feray'a gittim.. Sonra alt komşumun annesi memleketten, kızı da şehir dışındaki üniversiteden eve gelmişti, hoşgeldiler diye çaya davet etmeye karar verdim..Ben toparlanırken bir de baktım, apartman boşluğunda tanıdık bir ses.. Meğer bizim sağlık ocağındaki hemşire hanım, kaydınızı yaptınız mı diye sormaya gelmiş, bütün apartmanı geziyormuş.. Bana da uğradı..Üşümüşsün, gel bir kahve iç demeye kalmadan, alt komşun çağırdı dedi.. olsun, o da bana gelecek, toplanın gelin dedim..
Küçük yerlerde yaşamanın en güzel tarafı bu işte.. Herkesin hemşiresi.. Ama beni ve bebeğimi adıyla tanıyor.. Ya da ip almaya gittiğim tuhafiyedeki kadın.. Sizin evin oralarda oturuyorum, akşama kahveye de gelin diye davet edebiliyor.. Tabi ki herkesle , her şekilde değil..Ama bilmek güzel...
Ben de kek, salçalı cevizli, her ne deniyorsa ondan, bir de havuç salatası yaptım.. Sunumum güzel olmuştu.. Gerçi ben havuçluyu ikram etmeyi unuttum laf yetiştiricem derken ama Feray'ın kocası ve benim kocacım şık servisten nasiplendiler :)
Bütün bu anlattıklarımın dikiş makinesiyle ne alakası var derseniz,onu da anlatırım:
Akşam saat 9 civarı, kocalarımız henüz eve gelmemişken, Feray'la konuşurken "etek dikmek istiyorum kızıma, şööyle kloş olanından" dedi..
Bizim aklımız biraz gelmeli gitmeli sanırım.. Ben mutfaktan koşarak oturma odasına yol alırken, Feray evden kumaşı getirmişti bile.... Anneden alınan ufak bir püf noktası ile eteği kestik, biçtik.. Dikiş makinesini de bu arada açmak ve denemek lazım derken, onun kurulumunu da yaptık, denemesini de...
Feray "geç oldu ben gideyim" dediğinde ,sabaha beraber dikeriz eteği demiştim ama sonra yerimde duramadım ve dikiverdim. Dikiş makinesinin ilk icraatının güzel olmasına sevindim..
Kızımı uyuttum, eşim geldiğinde yemek için bir şeyler hazırladım, ortalığı toparladım, biraz eşimle oturdum falan derken, sonunda saat 00.30 olmuş ama eteğin de tüm işi bitmişti.. Dikiş makinem diye söylemiyorum ama pek sessiz ayol..
Hadi bakalım..İlk dikişin Işıl'a gitmesinin uğur getireceğine inanıyorum. Bakalım devamı nasıl gelecek.. Listemde;
- bebeğime kolay giydirebileceğim bir bornoz tasarımım,
- kendime bir elbisem,
- kızıma bir tulum ve Işıl'a bir "prenses elbisesi" var..
Unutursam hatırlatın lütfen :)
2 yorum:
merhabalar... yaptıklarınızı incelerken dikiş makinesi aldığınızı gördüm. ben de yeni dikişe ilgi duyan birisi olarak bir makine almak istiyorum. sizinkinin markası ne? tavsiye eder misiniz?
Dikiş makinesi için uzuuuunn araştırmalardan sonra janome aldım.Annem ve teyzelerim singer kullanıyordu ama benim için diktikleri her şeyde "dikiş ayarı bozuldu yine" diyerek söylendiklerini görünce başka bir şey almak şart oldu dedim. Ben de "her eve lazım" dan (en ucuz olduğu için) janome aldım. Annemin incelemesine göre çok sessiz, dikişi çok güzel ve iğne iplik ayarları çok kolay tutuyor.. Henüz hiç ip kırmadı dikerken ben gibi bir aceminin elinde bile..
Yorum Gönder